Yazı: 15:46 Haberler

Zayıflama iğneleri: Mucize mi yoksa tıbbi bir tedavi mi?

Dünya genelinde obezite vakalarının artmasıyla birlikte, kilo kontrolüne yardımcı olan yeni nesil ilaçlar, özellikle de zayıflama iğneleri gündeme geliyor. Sosyal medyanın etkisiyle bir mucize gibi sunulan bu yöntem hakkında, Batıgöz Balçova Cerrahi Tıp Merkezi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Füsun Topçugil, doğru bilinen yanlışları ve tıbbi uyarıları paylaşıyor.

Uzm. Dr. Füsun Topçugil, bu ilaçların aslında vücutta doğal olarak bulunan GLP-1 hormonunun sentetik bir versiyonu olduğunu belirtiyor. “Zayıflama iğneleri yalnızca iştahı kesmiyor, midenin boşalma hızını yavaşlatıyor ve beyne doydun sinyali gönderiyor. Ancak asıl başarısı, insülin direncini kırarak metabolizmayı düzene sokmasıdır. Başlangıçta diyabet tedavisi için üretilen bu moleküllerin obezite tedavisinde kullanımı, hastalar için bir konfor alanı yaratabiliyor” diyor.

Vücudun tokluk sinyalini taklit ediyor

Her kilo vermek isteyenin bu iğnelere yönelmesinin riskli olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Topçugil, tıbbi kriterlerin altını çiziyor. Tedavi için doğru adaylar şu şekilde sıralanıyor:

  • Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 30 ve üzerinde olan kişiler.
  • VKİ’si 27 olup; beraberinde tip-2 diyabet, yüksek tansiyon, uyku apnesi veya yüksek kolesterol gibi yandaş hastalığı bulunanlar.
  • Diyet ve egzersizle sonuç alamayan, metabolik blokaj yaşayan hastalar.

Uzm. Dr. Füsun Topçugil, en büyük tehlikenin bu ilaçların doktor kontrolü dışında, “zayıflama iksiri” gibi kullanılması olduğunu vurguluyor. Bu tedavinin bir yaşam tarzı destekleyicisi olduğunu ifade eden Topçugil, ilaç kullanıldığı süre boyunca beslenme alışkanlıkları değiştirilmez ve fiziksel aktivite eklenmezse, ilaç bırakıldığında kiloların hızla geri alınabileceğini belirtiyor. Daha da önemlisi; pankreatit geçmişi olanlar veya belirli tip tiroid kanseri riski taşıyanlar için bu ilaçlar hayati tehlike arz ediyor.

Kas kaybı riskine dikkat

Hızlı ve önemli kilo kayıplarında karşılaşılan en büyük risklerden biri, verilen kilonun yalnızca yağdan değil, vücut için hayati önem taşıyan kas kütlesinden de gitmesidir. Uzm. Dr. Füsun Topçugil, kas kaybının metabolizmayı yavaşlatarak uzun vadede kilo korumayı zorlaştırdığını söylüyor. Zayıflama iğnelerinin etkili bir iştah kesici olması nedeniyle hastaların genellikle yeterli protein alamadığını belirten uzman, protein eksikliği ve egzersiz yapılmamasının vücudun enerji ihtiyacını kasları yıkarak karşılamasına neden olduğunu ekliyor.

Bu riski en aza indirmek için tedavi planına mutlaka şu iki unsur dahil ediliyor:

  • Tedavi süresince hastanın beslenme programı, kas kütlesini koruyacak miktarda yüksek kaliteli protein içermelidir.
  • Sadece kardiyo değil, ağırlık kaldırma veya vücut ağırlığıyla yapılan direnç egzersizleri kas kütlesini uyararak korumada rol oynar.
Tedavi sürecinde profesyonel takip önemlidir

Batıgöz Balçova Cerrahi Tıp Merkezi’nde bu süreci nasıl yönettiklerini anlatan Topçugil, hastaya iğne reçete etmeden önce mutlaka kapsamlı bir check-up yaptıklarını ifade ediyor. Karaciğer enzimlerinden tiroid değerlerine, böbrek fonksiyonlarından vitamin dengesine kadar her detayı incelediklerini söyleyen Topçugil, tedavi süresince de hastayı düzenli aralıklarla takip ederek yan etki yönetimini sağladıklarını vurguluyor.

Zayıflama iğneleri, obezite ile savaşta elimizdeki en güçlü silahlardan biri; ancak doğru hastada, doğru dozda ve uzman bir iç hastalıkları hekiminin gözetiminde kullanıldığı sürece başarılı sonuçlar veriyor.

Kapat