Diyabet artık sadece ileri yaş hastalığı olmaktan çıkıp, gençlerde ve ergenlerde bile gözlerde ciddi değişikliklere yol açabiliyor. Retina damarlarını sessizce etkileyen bu süreç, fark edilmediği takdirde kalıcı görme kaybına ilerleyebiliyor. İzmir Batıgöz Sağlık Grubu Çankaya Şubesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Hanife Öztürk Kahraman, diyabetik göz hastalıklarının giderek daha genç yaşlarda ortaya çıktığına dikkat çekerek erken tanının önemini vurguluyor.
Gençlerde Diyabetik Göz Hastalıkları Artıyor
Toplumda diyabet görülme sıklığı artarken, göz sağlığı üzerindeki etkileri de daha erken yaşlarda kendini gösteriyor. Eskiden genellikle 50 yaş sonrası gelişen diyabetik retinopati ve makula ödemi gibi ciddi göz hastalıkları, günümüzde 20’li ve 30’lu yaşlardaki hastalarda da görülebiliyor. Bu durum, hem metabolik değişikliklerin hızlanması hem de modern yaşamın getirdiği risk faktörleriyle ilişkilendiriliyor.
Beslenme ve Yaşam Tarzı Etkisi
Op. Dr. Hanife Öztürk Kahraman’a göre, modern yaşam alışkanlıkları diyabetin göz sağlığı üzerindeki etkilerinin daha erken yaşlarda ortaya çıkmasında belirleyici rol oynuyor. Şeker ve rafine karbonhidrat ağırlıklı beslenme, paketli gıdaların yoğun tüketimi, düzensiz öğünler ve gece beslenmesi, kan şekerinin ani yükselmesine neden olarak hem genel metabolizmayı hem de retina damarlarını olumsuz etkiliyor.
Sedanter yaşam tarzının benimsenmesi, insülin direncini artırarak diyabet gelişimini hızlandırıyor. Kan şekerinin ani oynamaları retina damarlarının incelmesine, geçirgenliğinin artmasına ve göz içi dokularda daha erken hasar oluşmasına yol açabiliyor.
Gençlerde görülen uzun ekran süresi, hareketsizlik ve stresin de bu tabloyu ağırlaştırdığını belirten Op. Dr. Hanife Öztürk Kahraman, “Sürekli dalgalanan kan şekeri, gözün en hassas dokularında erken bozulma meydana getirebilir. Bu nedenle beslenme düzeni ve yaşam tarzı, göz sağlığının korunmasında sanıldığından çok daha önemli” diyerek yaşam alışkanlıklarının göz sağlığıyla doğrudan bağlantılı olduğuna dikkat çekiyor.
Diyabetik Retinopati: Sessiz İlerleme
Diyabetin göze verdiği en önemli zararlardan biri diyabetik retinopatidir. Bu hastalık, retina tabakasındaki ince damarların duvarlarının zayıflaması ile başlar. Kan şekerinin düzensiz seyretmesi, bu damarlarda zamanla genişleme, baloncuk oluşumu, sızıntı ve kanamalara yol açabilir.
Hastalığın başlangıç aşamasında hiçbir belirti hissedilmeyebilir. Görme bozulması fark edildiğinde ise genellikle retinada ciddi bir hasar oluşmuştur. Op. Dr. Hanife Öztürk Kahraman, “Diyabetik retinopati belirti verdiğinde ilerlemeye başlamış oluyor. Bu nedenle şikayet olmasa bile diyabetli hastalarda düzenli göz dibi muayenesi yapılmalıdır.”
Makula Ödemi Gençlerde Sıklaşıyor
Diyabetik makula ödemi, retinanın merkez bölgesinde sıvı birikmesiyle oluşur ve görmenin kalbini oluşturan bu alanda keskinliği belirgin şekilde bozar. Görüntüler bulanıklaşır, okumak zorlaşır, yüz tanıma güçleşir ve detaylar kaybolur.
Op. Dr. Hanife Öztürk Kahraman, “Makula ödemi gözün tam merkezini etkilediği için gecikmiş müdahale kalıcı kayıplara neden olabilir. Bu nedenle erken başvuru tedavide büyük fark yaratıyor” sözleriyle dikkat çekiyor.
Katarakt ve Glokom Riskinde Artış
Diyabet, sadece retina damarlarını etkilemekle kalmaz, gözün diğer yapılarında da erken değişikliklere yol açabilir. Katarakt, diyabetli kişilerde daha genç yaşlarda ve hızlı gelişme eğilimindedir. Görme bulanıklığı ve ışığa hassasiyet gibi şikayetler kısa sürede belirginleşebilir.
Aynı zamanda göz içi basıncındaki dalgalanmalar glokom riskini artırır. Bu durum yavaş ilerleyen ama kalıcı görme alanı kayıplarına yol açabilen bir sorun olduğu için, diyabet hastalarında glokom taramasının da düzenli olarak yapılması gerekir.
Erken Tanı İçin Gelişmiş Görüntüleme Teknikleri
Modern göz sağlığı teknolojileri, diyabetin bıraktığı en ince izleri bile tespit edebiliyor. OCT cihazı retina tabakasının tüm katmanlarını detaylı bir şekilde göstererek ödemi veya anatomik değişiklikleri bile saptayabilir. Fundus fluorescein anjiografi (göz anjiografisi) ise damar yapısındaki bozulmaları, sızıntıları ve kanamaları kayıt altına alarak takip imkanı sunuyor.
Op. Dr. Hanife Öztürk Kahraman, “Bu görüntüleme yöntemleri sayesinde hastalığı erken dönemde yakalayabiliyor ve tedaviyi kişiye özel şekilde planlayabiliriz. Özellikle makula bölgesi görüntülemede OCT’nin sağladığı avantaj çok büyük.”
Tedavide Başarı Zamanında Yakalamakla Mümkün
Diyabetik göz hastalıklarında tedavi seçenekleri hastalığın evresine göre değişiklik gösterir. Makula ödeminde göz içi enjeksiyonlar, damarlardaki sızıntıyı kontrol altına almak ve retinadaki şişliği azaltmak için önemli bir yöntemdir. Tedavinin etkinliği, düzenli aralıklarla yapılan takip muayeneleriyle değerlendirilir.
Damar hasarı ilerlemiş ise lazer tedavisi uygulanabilir. Lazer, riskli bölgelerde damar sızıntılarını azaltarak retina dokusunun güçlenmesine yardımcı olur. Daha ileri evrelerde, özellikle göz içi kanamalarının oluştuğu durumlarda vitrektomi adı verilen cerrahi yöntem devreye girer.
Kataraktın erken yaşta ortaya çıktığı hastalarda ise ameliyat planı mutlaka retina sağlığı ile birlikte değerlendirilmelidir. Op. Dr. Hanife Öztürk Kahraman, “Tedavi tek bir yöntemden ibaret değildir; hastalığın evresi, retinanın durumu ve hastanın genel sağlık yapısı bir arada değerlendirilmelidir” diyerek kişiye özel tedavinin önemini vurguluyor.
Diyabetik göz hastalıkları doğru takip ve zamanında müdahale ile kontrol altına alınabilir. Hastaların kendi sağlık süreçlerine aktif katılması, düzenli muayenelerini aksatmaması ve kan şekeri dengesine özen göstermesi tedavinin başarısında belirleyici rol oynar.
“Diyabet, göz sağlığında geri dönüşü zor hasarlar bırakabilir; ancak erken tanı sayesinde bu sürecin önüne geçmek mümkündür. Önemli olan, hastalığı görme kaybı başlamadan önce yakalamaktır.” – Op. Dr. Hanife Öztürk Kahraman